“Yok Yerler: Araf’ta Olanlar”

Çevrimiçi Sanatta Yeterlik Savunu Sergisi

Gülru DÜZCE

Danışman: Prof. Seher KURT

                Tıp kökenli bir terim olan ve Foucault tarafından sosyal bilimler alanına kazandırılan heterotopya kavramı, birbiriyle bağdaşmayan dünyaların yan yana, üst üste geldiği, mekânı düzenleme-örgütleme gücüne sahip, ötekiliğin deneyimlendiği mevkileri ifade eder. Postmodern teorinin özgürleştirici güçler olarak öne çıkardığı heterojenlik ve ötekilikle heterotopya kavramı, doğal olarak sanat alanında da kendine yer edinmektedir. Heterotopyaların tecrit edebilme, nüfuz edebilme özelliği, kapatma-kapanma pratiklerinde toplumsal bir karşılaşma imkânı vererek ötekiyle olan mesafenin aşılması, ötekiyle karşılaşma alanı olan eşiklerin yaratılmasında önemli bir perde aralamaktadır (Ertop, 2023: iv.).

            Günümüz metropollerinin kentsel manzarasına bakıldığında, birbiriyle bağdaşmayan dünyaların yan yana geldiği, çatıştığı ve çakıştığı kaotik yapısı, Foucault’nun heterotopya tanımının bir siluetidir; bölük pörçük olanaklı birçok dünya, olanaksız ortak bir mekânda temsil edilmektedir. Harvey’in de belirttiği gibi (1999, 64) “çok sayıda parça parça olanaklı dünya’nın ‘olanaksız bir mekân’da, bir ortaklıkları olmadığı halde üst üste, yan yana gelmiş olma olanaklılığı” olan bütün mekânların bir bileşimi olan heterotopyalar deneyimler, duygular, olaylar ve siyasi tercihlerin gerçek ve hayali dünyasını temsil eder. Soja’nın açıkladığı gibi, bu mekân ‘doğrudan yaşanan’, aynı zamanda diğer tüm gerçek ve hayali mekânları içeren ‘sakinler’in ve ‘kullanıcıların’ bir mekânıdır. Böylece, hem algılanan alan hem de kavranan alanın üzerine bir düşünme biçimidir. Bunlar tecrübe edilmesi imkânsız mekânlar ile gerçek hayattaki günlük mekânların yan yana olmasından kaynaklanan ‘tersine çevirme’lerdir.

            Yaşam yolunda kendisini neyin beklediğini bilemeyip bir paradoksun içinde kaybolmaya mahkum olan insanoğlu için Araf; iki şeyin arasında kalma durumunu tarifliyor, dini metinlerde ise cennet ve cehennem arasında bir yer anlamını taşıyor. Her iki anlamında da ortak noktada Araf; gidilen ya da gidilmek istenen iki şeyin ortasında olmak ya da seçememe ve sıkışıp kalmayı temsil ediyor. Her birimizin hayatlarımızda sıklıkla karşılaştığı insana özgü bir durum; ‘Araf’ta kalmak.’ Bu sergi kusursuz, gösterişli simülasyonların ardında sıkışıp kalan bireyin yaşam ve ölüm üzerine ikilemlerinin döngüsünü görünür kılıyor.

Kaynak

Ertop, S. (2023). Foucault Perspektifinde Heterotopyaların Çağdaş Sanata Yansıması. Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimleri Enstitüsü Resim Anasanat Dalı Yüksek Lisans Tezi